hAiku boX

hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX

Thursday 16 July 2009

bir pazar sabahiydi; dedem'e:

bir pazar sabahiydi…
aslinda her yer civil civil olmaliydi. planimiz
böyleydi.
her pazar sabahina rengarenk uyanmakti…
ne planlar tuttu hayati, ne de hayat planlarimizi.
hava aydinlik olmasina ragmen, günes yok gibiydi…
hissetmiyordum artik pek çok seyi.
böyle olacagini bilseydim, uyanmazdim hiç… uykuyu
sevmememe ragmen uyanmazdim…. uyurdum.
cumartesi kötü 1geceydi… dedemin evinden bogularak
atmistim kendimi disari…
onu o halde görmeye dayanamiyordum… dost kivamindaki
1icik arkadaslarim girdiler koluma… önce sinemaya
götürdüler, sonra da kahkahalar esligindeki
sohbetleriyle sardilar, sarmaladilar beni… daha iyi
gibiydim.. yine de içim çok sikiliyordu…
sabahin ilk isiklariyla eve dönmek için yola
çiktigimizda, dedeme birakmayi teklif etti arkadasim.
ınadim tutmustu 1kere, eve gidecektim. kendi
evime…
odama girdigimde saat 8i geçiyordu. pijamalarima
kavusup, rüyalar alemine gittim.
gözlerimi 1kaç kez, babamin saçma-sapan sorularina
cevap vermek için araladim.
her defasinda, uyumakta oldugumu hatirlatip, yeniden
yumdum gözlerimi…
en son bana seslendiginde kapinin arkasindan, bilincim
açilmisti… söylendim babama… uykusuzdum günlerden
beri… ne olurdu 1azcik daha uyusaydim ya !
babam, çalmakta olan cep telefonuna cevap verdi.
‘’evet, ayse’nin babasini kaybettik..’’ derken, sesi
uzaklasiyordu... duymustum. henüz gözlerimi açmadan,
henüz tam anlamiyla uyku halinden çikmadan... tavana
baktim. lila rengi yerine, simsiyahti adeta tavanim...
yatagimda dogruldum. ellerimden destek alarak kendimi
zorladim, yatagimdan çikmayi basardim. kapinin kulpunu
kavradigim sirada, bacaklarim bedenimi tasimiyordu…
kapimi araladim. ve odamin girisinde yere çöktüm.
aglamiyordum… sadece yaslarim vardi… bir bulut
geçiyordu sanki yüzümün üzerinden… bir sure öylece
kaldim. artik 1dedem yoktu…
yerden kalktim, babamin yanina gittim. ‘’ne zaman
öldü?’’ diye sordum.
‘’dokuza on kala..’’ diye yanitladi.



o anda hissettiklerimi, bir daha hissedecek olursam,
dayanabilir miyim? bilemiyorum… ıçimin acidigini,
çok acidigini söyleyebilirim…
oysa sabah… gidebilirdim dedeme… görebilirdim onu son
1kez daha… öpebilirdim yüzünü, ellerini…
söyleyebilirdim ona, onu ne kadar çok sevdigimi… hem
de defalarca…
mart ayinin ortalariydi, 1pazar sabahiydi… serin
rüzgar saçlarimi dagitiyor, yagmur bulutlari geçse de,
aglayamiyordum ben…
dedemin en erkek kiziydim. daha yapacak çok seyimiz
vardi.
hesapta 1tren yolculugumuz olacakti… çitalari
tamamlayabilirsek, rengarenk 1uçurtma yapacaktik…
kuyruguna yildizlar baglayacaktim ben…
kanlica’ya gidecektik yine, arabam servisten çikinca,
o küçüklügümde beni götürürdü, ben onu götürecektim
simdi…
asik oldugum 1adam olacakti, getirecektim onu dedemin
karsisina, 1sorguya çekecekti, ben huzursuz olacaktim…
yine bisikletle kovalayacakti beni… kuzen buse’yle,
canimiza okuyacakti… biz aldirmayacaktik…
ailenin en asi çocugu oldugumu söylerken bile
gülümseyecekti bana… içten içe kendine benzettigi için
beni…
1dedem olacakti hala… yasayacakti… kaybettigimde
farkina vardigim seyleri, o gitmeden önce
farkedebilecek kadar büyümüs 1torunu olacakti…
pazarlari yine sabah kahvaltilari rengarenk olacakti…
dayim, dedemle ugrasirken, ben kahkahalar esliginde
yerlerde yuvarlanacaktim… beni is yerinden arayacakti,
cips ya da dondurma isteyecekti… çocuk gibi oldugu
için eglenecektim…
pazartesileri, onu gömdügümüz gün diye, kendimi yataga
gömmek zorunda kalmayacaktim… kaçis uykularim
olmayacakti…
yine uykusuz gecelerde, 1kaç sigara tüttürüp, dedemle
terasta sohbet edecektik…
babama müzigi kis diyecekti… kardesime saçlarini
uzatiyor diye ‘’ne biçim erkeksin sen?!’’ diye
çikisacakti… küçük kuzen burçe’nin ‘’punk’’ kelimesi
açiklamasini algilamasi saatlerimizi alacakti… ara
sira fransizca sarkilar söyleyecekti…
kus sesleri, dalga seslerine karisirken, üsüdük, artik
içeri girelim diyecektik…
çok özledim seni, dedecim….[z.d.] nisan-24-'07.

No comments:

“All there is...   is consciousness.”

dusler-de...

dusler-de...
ya da muallak ve araf'ta...
Early bed, Early rise, Makes a girl;
Healty, Wealthy and Wise...


- Atilla Agabey, bunu bana soylediginde yatili okula gonderiliyordum... Kulaklarin cinlasin; kocaman oldum ve hic unutmadim.