hAiku boX

hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX hAiku boX

Thursday 16 July 2009

Cuma Tezgahinda, taze taze hayallerim var! -Deniz Tuzu:

Istanbul'lu olup; ada'da yazi geciren cocuklar icin ada'nin yeri baskadir.
Bilen bilir....
Yepyeni bir heyecandir; bambaska bir dunyaya yolculuktur ada vapuruna her binis. bir sokak simidi, yaninda da eskilerin tabiriyle ince belli bardakta tukuruklu cay, kim ne derse desin tutturdunuz mu bir tane de zifti, pufur pufur gelir en soguk gunun ayazi bile,,,

Ada dendiginde herkesin anisi farklidir... Ayni adanin cocuklarinin bile...
Herkesin adasi farklidir cunku; farkli yasar ve yasatir herkes adayi...
Benim icin ada ozgurluk ifade ediyordu. Vapurdan indigim anda sorumluluk elime geciyordu...
Mesela; yan ada da kuzenim vardi. Onun icinse ada capkinlik demekti... Hafta-sonlari sehirden kizlar gelir, adanin cehresi degisirdi ona gore..

Soyle bir bakinca; "yan adada kuzenim vardi..." tanimlamasi cok komik yankilandi kulaklarimda... Ayni apartmanda, yandaki komsumuzdan bi-haber yasarken gunumuz karanliginda...

Tepedeki kiliseye cikmak; dik yokuslarda pedal cevirmek; mezarligin etrafindan dolanmak; komsu adalara-misafirlige gitmek; dondurmacinin zilini duymak; bakkali; manavi, firini birebir tanimak...
bambaska anlamlarla doluydu salt bir aktivite olmalarinin disinda...
Adanin arkasindaki kumluk plaja gitmek basli basina maceraydi...
oysa kayalari asar, tepeleri gecer, sonunda Karayipler'dekine benzettigimiz kumluga ulasirdik...
Istakoz gibi yandigim gunleri hatirliyorum da, donus yolunda taslara takilip dusecek olsam; dusmek daha az canimi yakardi, birinin beni dusmemem icin kolumdan ya da omzumdan tutmasina kiyasla...
Soylene soylene gunes sonrasi kremleri surerdim. kendi kendime bogusurdum surmek icin cunku, anneanneme kalsa yogurda bulardi beni...

Geceleri yemek sonrasi iskele duvarinda; set ustu sohbetlerine dalmak muhtesemdi... Tum gunun dedikodusu yapilir, gunesin dogusuyla harekete gecis programi ayarlanir, atilip-tutulur, aksam yemegini fazla kaciran soylenir, bazilarinin izin saati erken dolar-onlar da soylenerek evlerinin yolunu tutardi...
Denize acilmak. kaybolmak. gizli kesifler yapmak... Bunlar da genclige adim atisimizin simgeleriydi... Bir sandal kiralanir, issiz koylar kesfe cikilir. Bir duyan-goren olsa, sanki acik denizlerde kurek cekiyoruz sanirdi...
Hayalleri canlandirmak. o yillarda bana duserdi. Sahneye, dekora ve isiklara pek gereksinimim yoktu... Bir kac kuru-kafadar ve her gosterimin arkasindan keyifle siritarak koparttiklari alkislar bana yeter de artardi... Kiminin cazgir annesini canlandirirdim, tam kizi opecekken cika-gelirdi anne kisi ve ben tam en can alici repligi soyleyecekken, kulagimi bukuverirdi arkadasin cazgir annesi... Kekelemekle, cirpinmak arasinda aciklamalar yapmaya cabalarken, arkadas coktan sirra kadem bamis olurdu.
Ve sansim hep yaver giderdi, sanat yapiyor olmam beni ucuz kurtarirdi... Cazgir anne figurumuz de oturup kendisini seyre dalardi..

Asik olmak. aci cekmek. huzunlenmek. kosturup durmak demekti...
Ada denince, denizin tuzu ve ask gelir akla...
Ya icer icer efkar yaparsiniz ya da ayaklariniz kesilmistir coktan ve temmuz kelebekleri gibi oradan oraya salinir, kosturur, yerinizde duramazsiniz...

Ask aslinda denizin tuzuna bulanmistir adada...
Ada; askin tuzlu halidir. Yosun kokan seklidir...
Denizin kokusunu insanin tenine bulastiran oluverir ask, adada...
Saclarina yapisinca; yikansan da uzun sure varligini koruyan ve uzun uzun yillar yurekten kopamayandir.
Burnuna cekince; nefesini acar insanin, halen de deniz benim icin nefes acici olarak anlamini korumaktadir...
Dalgalarin arasinda; balik gibi gozlerini acarak yuzmeye calisirken gozlerini yakandir, yuregi yakan gibi...
Yaz asklarinin actigi yaraya basilandir, denizin tuzu...
Kimi zaman geceleri sahile vuran; kum tanelerini opusunu; insanliga dalga sesi diye yutturan olur ask, adada...
Kimi zaman da hakikaten bir opucuktur, adali genclerin arasinda!
Baliklara lezzet katandir denizin tuzu...
Kislari anlamini yitirse de; her yaz kendini hissettiren olarak dogan
dogal ve masum bir parcasidir denizin... Deniz de adanin...
Ne farkeder ki? Hangisi hangisinin...

Yas ilerledikce; adanin degerini daha baska bir sekilde anlar insan. Kucuklugunu bilen ada sakinlerinden kendine dair serserilikleri dinlemek ister cok fazla buyudugunu dusundugu an!

Ada demek; ahsap evler, kuf ve yosun kokusunun birbirne karismasi demektir.
Orumcek aglarinin sardigi, los, basik bir tavan arasi, oymali bir sandik ve icinde eski-pusku fotograflar demektir.

Bir tarihin yattigi buyukbabanin evi; saglam dostluklar ve rezene kokusu demektir.
Bahcedeki agaclari budamayi ogrenmektir. Agaclara tirmanip dusmektir. Kiraz agacindan dusunce, sonra defalarca cikmasina neden olacak yer-edisli bir kol cikigina sahip olabilmektir.

Kis mevsiminde gidilirse adadaki eve; biraz usumektir.
Bol dedikodudur. Az insan ve cok huzurdur. G
Kis vakitlerinde ada, gece yarisi boza icmenin sart oldugu bir kara parcasidir. Boza sevmeyenin alternatif olarak kendini sahlepe vermesi halidir...
Uzun sabah kahvaltilarinin tadi adada bir baskadir. Pazar keyfinin tek kelimelik ifadesidir, ada.
Eskiyi ozlemektir.
Bu donemlerden bunalip, eskiye yolculuk etmek istemektir.

Ada; sehirden kacistir. Biraz da sehirde bulunan 'ben'den kacistir.
Cunku, herkes adada farkli bir yasam formuna burunur, yabancilasir sehir hayatinin icinde varolan kendisine...
Fasil'a gidince; Heybelili olmasan da; 'hadi bir istekte bulun' dediklerinde sana, "biz Heybelide her gece mehtaba cikardik.." demektir.
Kitap okumaya alismaktir, yalnizligin tadinin farkina varmaktir.
Perili bir ev bulmaktir. Pek cok hikayeler yazmaktir. Dolayisiyla yaraticiligi gelistirendir 'ada'.

Unuttuklarini yeniden hatirlamaktir ada. dizlerdeki ilk yaralarin olustugu yerdir.
Dedenin gul bahcesinin kenarinda bisiklete binmeyi ogrenirken dikenlere bulanmaktir ve hicbir sey olmamis gibi kalkip, yeni bisikletine birsey oldu mu diye bakmaktir.
Yuzucu olma hayalleri kurmaktir, sonra da tabir-i caizse bir bok olamamaktir.
Ilk askla; ilk kez sarhos olmaktir. Ve denizin tuzunun, goz-yaslarindan tadina bakmaktir...
Herkesin anlattiklarina sasirmaktir. Biraz da gizemli olmaktir ada...
Agirbasli olmayi; eski Itanbullu olmayi ogrenmektir.
Pek cok kulturun yuvasinda buyumektir.
Pek cok farkli insan taniyabilmektir.
Simdilerde haftasonu tadi kalmasa da, anilara sarilip; ahhh ah diye ic gecirebilmektir...
Kurulan dostluklarin deniz tuzuna bulanmasidir.
Bir donemdir. cocukluktur.
Kimi icin vazgecilmezdir. Nostaljidir.
Bir makaleyle bile aglatip, eskiye goturebilendir ada...
Tuzlu su, gozlerden cok; yurekleri yaksa da.... -z.d.-

2 comments:

can said...

Cok guzel bir tasvir, duygu dolu, hic gitmedigim ada'da bir yaz, bir kis gecirmis gibi oldum. Tesekkurler :)

can said...

Nicin biraktin yazmayi? Tum siteyi okuyamasam da okuduklarim cok hosuma gitti. Guclu duygularin, duzgun bir anlatimin var. Bir gun devam edecegini umarim. :)

“All there is...   is consciousness.”

dusler-de...

dusler-de...
ya da muallak ve araf'ta...
Early bed, Early rise, Makes a girl;
Healty, Wealthy and Wise...


- Atilla Agabey, bunu bana soylediginde yatili okula gonderiliyordum... Kulaklarin cinlasin; kocaman oldum ve hic unutmadim.